Değişmek şart, ama kolay değildir!
Karanlıkta birşeyler yazmak için, bu gece içimdeki ışık oldukça yeterli. Uzun zamandır hayattayım ve içimde yaşayan yüzlerce insandan geriye birşey kalmış mı diye bakıyorum. Aslında yeterince duyarlı mıyım bilmiyorum, ama otuz yılım yüzlerce insanı özümsemekle geçtiyse, on yılım da, yuttuğum tüy topaklarını kusmakla geçti. Şu an anlıyorum ki ben hayatı kesinlikle tersten yaşıyorum. Çok hoşuma gitmeye başladığını da belirtmeliyim!
Yaşlandıkça çocukluğumu yaşamak harika birşey ve bu kader için, Tanrım sana minnettarım!
Çocukluğum hiç kolay geçmedi, ama şu an bile sorsanız “bence gayet iyi işi çıkardım” diyebilirim. Bu yüzden bu yazıyı yazarak düşüncelerimi kayıt altına almak istedim.
Çocukken bir karar almam gerekti. “git buradan” “hemen büyü” ve “kocaman ol” gibi sözler duyuyordum. Aslında bana “söz dinle” “buranın kuralları var” ya da “şimdi ye” gibi komutlar veriyorlardı. Merak etme geçecek, bir gün sen de büyüyeceksin ve o zaman isteklerini yerine rahatça getirebileceksin, diyordu Annem. İçimdeki çocuk bir karar aldı. Gitti!
Yapacağınız her hareket için izin almak, büyükler konuşurken susmak, derdiniz olduğunda size destek olan bir Anne, derdiniz yoksa size birşeyler öğreten Baba… Kalacak ve yatacak yer, kızgın insanlarla dolu bir salon, kafası karışık olanları dinlemek zorunda olmak…
İşte benim çocukluğumda karşılaştığım manzara!
İçimden bir ses bana sürekli olarak onlara yardım etmeye geldiğini unutma dediği için evden erken ayrıldım. Kimseden izin almadım. Büyüklerin konuşmalarını duymadım. Destek almaktan hep uzak durdum. Kimsenin bana bir şey öğretmesine izin vermedim. Kafası karışan bildiğim kim varsa onları bir mıknatıs gibi üzerime çektim ve görevimi, yani elimden geleni yapmaktan hiç gocunmadım.
Heyt be! Bana Mutlu derler. Ne yaptın çocuğum sen! Kırk yıl sonra bu bana nasıl görünüyor biliyor musunuz?
Tohum olarak ekildikten kısa bir süre sonra zincirlerinizden kurtuluyorsunuz. Hayat bağımsızlık ve özgürlük arayışının berbat bir çıkmazı gibi daha çocuksunuz ve bu içinizde kocaman bir ateş gibi harlıyor. Kaçıyorsunuz. Yani herkes öyle sanıyor. Aslında tek derdiniz özgür olmak ve içinizdeki ateşi paylaşmak, ama sizi hiç kimse anlamıyor.
Bu çocuk epey olgun oldu öyle değil mi? (xxxx) sevgiye ihtiyacı yoktur!
Bildiğiniz tek şeyi yapıyorsunuz sevdiğiniz şeyleri takip etmek, alayı saçmalıkla sonuçlanıyor. Anlam veremiyorsunuz. Bu döngü çok uzun bir süre tekrar ediyor ve şu an anladım ki ben hayatı kesinlikle tersten yaşıyorum.
Artık çocuk olma zamanım geldi. Özgür ve bağımsız olmak fikri bu dünyaya düğümlediğimiz çocukların içinde doğuştan var! Bu yaşımda dünyaya faltaşı gibi açılmış gözlerle bakabiliyorum. Kulaklarım hiç müzik dinlememişim gibi keskin. Dokunduğum her şeyi hayalimdeki gibi şekillendirebiliyorum. Kokusunu bilmediğim meyvelerin tadına da bakabiliyorum ve en önemlisi yaşam çok büyüleyici. Tüm bu zorlukları daha çocukken yaşamak meğerse çok kıymetliymiş. Şükürler olsun Tanrım.
Bu yaşta çoçuk olmak harika bir kader!
Dediğim gibi değişmek şart, ama kolay değildir! Bir çocukla karşılaşmanızın da tek bir nedeni vardır. Sevmeyi size ancak bir çocuk öğretebilir!
(Hayatınızı kontrol ederek sizi sevdiğini söyleyen insanların çoğu hiç bir haltı kontrol edemeyeceklerini öğreniyor, siz beni dinleyin çocuklar, hayallerinizle aranıza hiç kimseyi almayın.)
Sevgilerimle…
Zararın neresinden dönülse kardır.? En güzel hayalleri hep çocuklar kurar. ???
? Bence de