O sabah trafik akışkan olsa da gün ışımaya yeni başladığından sanırım, kendimi sıkışmış hissediyordum. Ufuktaki pembenin utancı, koyu kızıl tonlara dönüşmeye başlarken, aracımla birlikte yoldan çıkmaya karar vermiştik. Telefonum aniden çalmaya başladı. Ve sesi oturma odamdaymış gibi içeri vererek, efendim diye seslendim.
- Akşam Atmosferde yemek yemeğe ne dersin?
- Şu, Flamingo dansçılarının çıktığı yer mi?
- Aslında havası güzel olan şu yerden bahsediyorum.
Kimin çıktığı önemli değil. Saat 19:00’da Murzim yıldızının altında ol! - Bu, romantik teklifin çorba içmek için mi yani?
- Lanet kadın! Her zaman olduğu gibi yine çok çekicisin.
- Evet, yine tüm romantizmi üzerime çekiyorum.
Bir telefonla, o can alıcı renkler, mavi gökyüzüne dönüşmüştü. Sapsarı, kocaman bir alev topu, zamanı hızlandırmaya başlıyordu. İyice sahanda yumurta gibi bir şeye benzemişti, gökyüzü. Neyse ben sarısını az pişmiş sevdiğim için, bu hayali gözlerimi kısarak patlattım.
- Alo!
- Efendim, Patron.
- Neredesin kuzum?
- Uzun çayır ile E5’in köşesinde kahvaltı yapıyorum, biraz trafik var.
- Sana ihtiyacım var, bir müşterim sorun çıkarıyor.
- Bacaklarını iyice açtığına emin misin?
- Ahahaha, benim değil, müşterinin sorunu var.
- 15 dakika sonra onu ararım.
- Minnettarım!
Damarlarım bir, bilemedin iki milim genişliyordu. Kalbim yüz, bilemedin üç yüz kez attığı için, heyecanlanmaya başlamıştım. Nefesim üç, bilemedin beş kez kesilmişti. Fırtına beni alıp götüremezdi, saçlarımı savuruyordum. Karanlık çökmeye başladığında şu yıldızın altında, pembelikten eser kalmamıştı. Lacivert kıyafetim gece için oldukça hafiflemiş, neredeyse çıplak kalmıştım. Sol kolunu sırtımda hissediyordum. Bütün gün bunca hareketi yaptıktan sonra, tek yapabileceğim özgürce sevişmek ve gözlerimi kapatmaktı.
- Sırtın çok pürüzsüz!
- Atmosferde yemek, Ay üstünde seyahat, neyin var senin?
- Hissettiklerimi söylüyorum.
- Gözlerimin açılmasına sebep oluyorsun.
Hem de hissettiklerinden bahsetmek için. Yerinde olsam gözlerimi kapatırdım. - Hislerimi köreltiyorsun. Pancar tarlasında çektiğim zulüm aklıma geliyor. Sürekli su isteyen nazlı bir bitkiden bahsediyoruz. Sürekli sulanmaktan balçık çukuruna dönmüş, yumuşacık bir toprak parçasından. Solucanların, böceklerin, zararlıların dadandığı, iri, tatlı bir pancarla ilgilenmek! Zor iştir, ama pancar yetiştirmek ve toplamak, çok şekerdir.
- Lanet Çiftçi! Çok şapşalsın.
- Evet, şimdi gözlerini kapatabilirsin!
Kalçalarımın etrafında dolanan, kızgın bir kasırga gibiydi. Avucunun içine sığmadığım için özür dilemek istiyordum!
Yalnızsanız seks yapmayın, eğer sıkılırsanız seks yapmayın, azgınsanız seks yapmayın, boşluğu doldurmak için seks yapmayın, onu daha fazla sevmek için seks yapmayın, emin değilseniz seks yapmayın, hala bakir iseniz seks yapmayın, bunları denediyseniz seks yapmayın! Sevilmek için seks yapmayın, sadece seks yapmayın. Hazır olana kadar bekleyin! Otuz olana kadar bekleyin. Evlenene kadar bekleyin. Yoksa başka bir şey denersiniz! Bir ömür boyu bekleyin. Bir sonsuzluk için bekleyin. 60 gün bekleyin veya 90 yaşına kadar yaşayın.